Tuesday, November 12, 2019

Yurtdışı Burs Başvurularında İngilizce Niyet Mektubu Yazarken En Temel Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar- Burs 101

Merhaba arkadaşlar!


Kendimce yurtdışında bir kaç okula başvurup kabul almış, yazdığım study&future plan'ler çeşitli jürilerden geçmiş ve hukukçuların alması için ortada pek çok dezavantaj bulunduğu halde Kore Bursunu almış birisi olarak sizlere yurtdışı üniversite başvurularına yönelik İngilizce belge hazırlama konususunda bir kaç temel ve uygulaması basit önerim olacak.

Geçen çok değerli arkadaşlarımla kakaodan 2 saat Kore'deki okulların admission süreçlerini çekiştirirken, KGSP'nin eskiden herkese açık olan listeleri yüzünden başıma gelenleri de tekrar hatırlamış oldum.

Tüm bilgilerim açıkça yayınlandığından, kişisel bilgilerimi bulup, iyiniyetle süreçle ilgili bilgi almak isteyenler olduğu kadar, sen kimsin ben senden daha iyiydim de elendim, diye çıkışanlar da olmadı değil. Bir kısmıyla karşılıklı başvuru belgelerimizi birbirimize yollamamızın ardından olay çözüldü. Başarılarınız kadar başarılarınızı nasıl tasvir ettiğiniz ve belgeleri hazırladığınız dilin dil bilgisine ne kadar hakim olduğunuzu göstermeniz de önemli! Gerçi şimdi olsam hiç sallamam, kimseye laf anlatmaya çalışmam da o zaman, ben bunu hak etmek için ne emekler verdim Uleyn!! modunda bir yorgun savaşçıydım.

Neyse ordan bir kaç kişinin CVsine bakınca hemen gözüme çarpan hatta batan ama basitçe düzeltilebilecek noktalar vardı. Sonra tabi YÖK bursu, okulların kendi bursu, sonraki senelerin KGSP bursları vs. için, kendi arkadaş çevremden de arada proofreading için gönderenler oluyordu. Dahası, Kore'de staj yaptığım hukuk enstitüsünün çıkardığı İngilizce yayınları, seminer için hazırlanan konuşmaları, konuşmacılarını CV'lerini de sayarsak binlerce sayfa İngilizce proofreading yaptığım  için çeşit çeşit yazıları elden geçirme şansım oldu. English Mediated Instruction sertifikası alırken de üstüne basa basa bunlara dikkat edin denen şeyler oldu.

Tabi yine de bu benim işim değil ve asla editörmüşçesine  iddialı değilim ama bu kadar görmüş geçirmişliğin ardından artık bana 'buna bi bakar mısın?' diye gönderilen şeylerdeki ortak hatalı noktaları tekrar tekrar gördükçe tek tek uyarmaktan sıkılmaya başladım.



İnternette bu konuda başka nasıl yazılar var hiç araştırmadım. Sadece kendi görüşüme göre yazıyorum.

Bu gidişe bir dur demek için işte size niyet mektubu yazımında esas olarak, İngilizcesi orta/ iyi herkesin dikkate alması gerektiğini düşündüğüm 4 temel nokta;





1. ''I'm, I don't, I've, I can't...'' gibi kısaltmalar kullanarak self introduction ve/veya study plan yazılmamalı!

Bunu ielts veya toefl'dan fena notlar almamış arkadaşlar bile yapabiliyor ve nedenini anlamadım, bilen yazsın. Çünkü temel İngilizce öğrenmiş ya da kendince çabalayıp öğrenmiş biri tamam da, akademik çalışan veya dil sınavı hazırlık sürecinde kursa gitmiş birine bu kısaltmaların resmiyeti bozduğu söylenmiş olmamalı mıydı, diye düşünmeden edemiyorum. Yani tabiki söylense bile hata yapabiliriz ama dikkat edelim diye vurgulamak istedim. Konuşma dilinde kullanımında ise bir sıkıntı yok ;)

Akademik bir programa başvuruyorsanız, ya da yazınız en azından özenilmiş ve daha resmimsi dursun isterseniz öncelikle yazınızda kısaltma kullanmayın derim. Uygunsuz kısaltmalar benim direk gözüme gözüme giriyorsa, anadili İngilizce olan veya her gün bu tür dökümanın yüzlercesini okuyan biri ne düşünür siz düşünün.


2. ''an experience, two apple(s), many certificate(s)...'' çoğul eklerine dikkat!


Çoğul şeylere gelen (s) takısı, bizim dilimizde olmadığı için gözümüzden rahatlıkla kaçabiliyor. İşte tam da bu yüzden, yazdıktan sonra bir kere başka bir arkadaşınıza okutmaktan çekinmeyin. Çünkü bir- iki tanesi görmezden gelinebilse bile sık tekrarlayan çoğul takı yanlışları dil bilgisine hakimiyetiniz zayıf olduğu algısı veriyor. Güzelim yazınız bir ''s'' takısına doğallığını ve akışkanlığını kaybetmesin.

3. ''Many, much, a lot, a few, person- people, criterion-criteria...'' çokluk ifadelerine ve tekil/çoğul kelimelere dikkat!

Many, much, a lot, a few vs. sayılabilir-sayılamayan çokluk kelimelerinin ve kendiliğinden tekillik veya çoğulluk belirten ''criterion-criteria, man-men,mouse-mice'' gibi kelimelerin doğru kullanımı İngilizceyi doğal ve özenli kullanmaya çalıştığınızı gösterecektir.





4. Kullanımını tam bilmediğiniz ama havalı duracağını düşündüğünüz kelimelerin fiil mi, isim mi, sıfat mı olduğuna bakın!



Zor kelime kullanıyım da havalı olsun diye sözlükten, theasarus'tan falan kelime bulup ilk kez kullanayım derken aslında çok tuhaf cümleler yazabiliyorum. Buna bulduğum çözümlerden birincisi kelimenin fiil, isim, sıfat gibi farklı halleri varsa, o kullanılışlarına bakıp doğruluğunu kestirmeye çalışmak. İkincisi, başka  bi göze iğreti gelip gelmediğini sormak, ya da üçüncüsü tureng'deki youglish videolarına tıklayıp kelimenin geçtiği context'i anlamaya çalışmak.

Üçüncü yöntem çok yararlı oluyor, farklı konularda, genelde resmimsi sayılabilecek kullanılışını görebiliyorsunuz.






Bu verdiğim 4 temel noktaya dikkat edersek, sırf bakar bakmaz göze görünen sebeplerden belgemiz elenmemiş olur inşallah. Düşünün, burs için yüzlerce evrağı inceleyen kişi acaba ne kadarını tam olarak okuyor? Kişinin sponsoru varsa ya da burssuz olarak başvuruyorsa, içeriği iyi olduğu takdirde bu noktalar sorun olmayabiliyor. Bu yazdığım hataların hepsini yapıp yine de Dünya'nın top 10'indeki üniversitelerine giren arkadaşlarım var. Çünkü içine koydukları farklı başarıların, ilgi çeken farklı hikayeleri var. Ama işin içine burs girdiğinde, daha titiz eleme yapılıyor ve başvuru sayısı ne kadar çoksa, sizin belgenizin içeriğine girip hepsini okumaları  kadar zor oluyor.

Hadi kolay gelsin! Hep birlikte daha iyi akademik eserler yazıp ülke olarak uluslararası alanda değerimizi yükseltmek dileğiyle...




Tuesday, October 15, 2019

Disqus Yorum Özrüm



Merhaba arkadaşlar,

Bloğa uzun süre sonra girip şöyle bir baktım ki... Ne göreyim?! Bunca zamandır yazılarıma gelen bir sürü yorumu görmüyormuşum. Dolayısıyla tüm bu yorumlar cevapsız kalmış.
Yorum yapmak için yıllar yıllar önce ayarlarını yapıp bıraktığım disqus uygulamasının gadget kodlarında oluşan bir sıkıntı nedeniyle bir süredir blogda yorum kısmını komple göremiyordum. Eski yorumlara da artık ulaşılamıyor.

Bu sorunu çok şükür çözdüm ancak şimdiye kadar bildirimi gelmeyen/ görmediğim yorumlara dönüş yapamadığım için sizlerden anlayış bekliyorum.

İyi günler dilerim,


Merve :)

Monday, October 14, 2019

Sulli, Jonghyun, Hatıralarımdaki Kore, Hislendim

Uzunca bir aranın ardından yeniden merhabalar.

Bu uzun aranın uzunluğunda yazmayla ilgili kendi içimde yaşadığım çeşitli çekişmeler ve depresyonla sonuçlanan mükemmeliyet krizlerimin getirdiği zaman kaybının etkisi büyük.

Lakin,

Bugün umutsuzca yazmaya, yazıya, sığınmayı istediğim bir üzücü haber aldım, aldık...
Sulli'nin intihar haberi ile bir kez daha tüylerimiz diken diken oldu. 

https://www.instagram.com/p/B2MG92Wh5Ev/?utm_source=ig_web_options_share_sheet

Hiçbir şeyden haberim yok... Seoul Socho-gu'da yapılan polisle ilgili eylemin derinliklerine ineyim derken önceki gece Japonya'yı vuran yüzyılın tayfunu videolarını izleyip ağlamaktan tamamlayamadığım ama artık yetiştirmem gereken çeviri işim üzerinde çalışırken kardeşim yanaştı.





''Ablaa, az önce bi haber gördüm... yine içim bi tuhaf oldu...Sulli'de Jonghyun gibi...''

İşi gücü bırakıp haberleri taradım. Türkçe, İngilizce, Çince, Korece... Allkpop'ta 'Sulli' etiketi ile bu olay öncesi çıkan haberleri taradım. Gecenin bi saati olmuş. Sonrası duygular şelale...

Lise yıllarında benim favori grubumdu SHINee. Tam K-pop'la yeni tanışıyorken elime doğmuş gibilerdi mi desem yoksa birlikte büyüdük mü? Onların çalışkanlıkları beni az gaza getirmedi... Onların şarkıylarıyla az toparlamadım. F(x) çıkış yaptığında ilgi SHINee'den onlara kaymıştı. Müziklerini seviyordum ama F(x)'e de EXO'ya da aynı sebepten hiç ısınamadım. Üyelerini tek tek bilip programlarını çevrilmesini beklemeden izlemeye çalıştığım başka hiçbir grup olmadı. Zaten liseden sonra kpop'a ilgim baya azalmıştı. O eski şarkılar ve Kpop ortamı kalmamaya başladı gibi gelmişti ki.... şu anki durumla kıyaslamak istemiyorum bile. Şu ara sevdiğim Kpop şarkısı olursa dinlerim yoksa kim kimdir, ne zaman hangi şirketten çıkış yapmıştır hiç bilmem, o kadar çok grup var ki hangi birini takip edeyim? Ha bazı arkadaşlarım sıkı hayranıysa veya o grupla bi iş yapmışsa ister istemez öğreniyorum o ayrı. Çünkü arkadaş için çiğ tavuk. 

Neyse efenim. IU'nun Jonghyun'dan çok beğenerek dil döke döke haklarını satın aldığı o ünlü şarkıyı bilirsiniz ''Gloomy Clock.'' Bu şarkı bana az teselli olmadı. Norebang'a gidip üst üste defalarca ağlaya ağlaya, çirkin çirkin söyleyip sonra kendime çeki düzen vererek çıkmışlığım çoktur. Depresyondayki bir insanın hisleri ancak bu kadar güzel tasvir edilebilirdi. Ama eminim bu anca taşan kısmı. Kim bilir kabın kendisi ne kadar duygu yüklüydü... 

Ünlü kişilik tipi testi MBTI'yi bilir misiniz? Hani 'N' tip intuitive insanlar var ya, daha çok artistik yeteneklilerin o grupta olduğu ya da dünyayı 5 duyu organından fazlasıyla algılayanların diyelim. 
Dünyayı bu şekilde algıladığınızda hissettiklerinizi 5 duyu organıyla anlatabilmeniz sizce ne kadar mümkün? Bence çok zor. O orda var olan bir algı, bir his, sizin için gün gibi ama varlığını anlatamıyorsunuz. Bu bile başlı başına ne kadar iç şişirici. O yüzden diyorum anca dışarı taşan kısmı olabilir bu hisli sözler...

Bu şarkıdan sonra IU'nun bendeki yeri çok daha yüksek mertebelere taşındı. Böyle çok olgun, çok anlayışlı ve yaşına göre çok derin bi insan gibi hissetmeye başladım. 

Sonra da Red Queen şarkısı... Hafızam yanıltmıyorsa 2014'te kendinden yaşça büyük bir  erkek arkadaşı olduğu duyrulan Sulli gruptan ayrılmaya neredeyse zorlandı. İdoller için aşık olmak bile yasaktı. Oyunculuk kariyeri vs denilerek gruptan ayrılıp uzun süren nefret yorumlarıyla mücadele etmek zorunda olan arkadaşını anlayışı, destek oluşu ve de düşünceli duruşu ile IU bir kez daha IU'luğunu yaptı. Jonghyun'un da ilk dating scandalının ardından ( Ki biriyle çıkmak neden skandal olarak haber yapılıyor hala sorgularım) 90 derece eğilip ağlaya ağlaya günler gözümde canladı. Lisedeydim, zavallıya neden o kadar yüklenildiğini anlayamamıştım. Şimdi teknoloji daha çok farklı yollarla da sanatçıları kötü yorumlara ve karalamalara expose ediyor.






Yine IU'nun son dizisinde birlikte bi kaç episodeları vardı. 
Anlayacağınız benim Sulli ile bağım IU üzerindendi. Direk büyük hayranı değildim. Ona rağmen çok fazla duygu yüklendim. Kafam binbir ihtimalle doldu...

YG'nin skandalları çıkıyor ama SM diğer şirketlere göre hala baya kapalı bir kutu. Küçük yaşta eğitilmeye başlanıp Sulli gibi 14-15 yaşındayken çıkış yaptırılan bu çocuklar erken yaşta, psikolojik gelişimlerini ve belki kendilerini gerçekleştiremeyecek şekilde yaşatılmaya başlıyorlar. Aileleriyle görüşmeleri, yemek yemeleri, tüm sosyal hayatları ajanslar tarafından kontrol edilmeye başlıyor. Robot gibi çalıştırılıyorlar. Çeşitli duygu dehlizlerine kapatıldıklarında da bir robot gibi yollarını bulsunlar isteniyor. Sadece eğlence alanında çalışanlar için değil, maalesef Kore'de pek çok alanda robotçasına yaşamayı kanıksıyor insanlar. İnsani tepki verdiklerinde kabullenilmiyorlar. Tabiki onca kötü yorumu okuyan robotun incinecek hisleri yok. İnsanım incindim diyince de anlayan pek yok. (Ha en son Japonya'da konuştuğum teknoloji ithalatçısı bi amcanın söylediğine göre olsun diye çok uğraşıyorlarmış o ayrı. O zamana robot tabirinin kapsamı değişirse beni aydınlatın.) Neden mi yok diyorum, bakın OECD intihar oranı en yüksek ülker listesinde en tepede tanıdık bir isim var.
Üniversite sınavında istediği puanı alamayan ya da sınava çalışma sürercinde intihar eden çocukların sayısına bakın... Kore'de Seongbukgu belediyesinin okulumuzda yaptığı intiharı önleme seminerlerine katılıp düzenli olarak etkinliklere çağrılan biri olarak diyebilirim ki durum ciddi. Hatta seminerlerden birinde bizi konuştular. Bu ülke ani ekonomik krizler, darbe girişimleri ile çalkalanıyor ama intihar oranı çok daha düşük diye bizi hem överek hem yererek örnek verdiler.
Bence bunun en önemli sebebi bence halkımızın çok insancıl oluşu, bir diğeri dini inanç. Yoksa son yıllarda ülkemizde psikoloji bırakmayan çok fazla şey yaşanıyor.

Ben yine dağıttım, toplayalım.


YG skandallarının ardından idol olmak için emek verip çıkış yapamayan pek çok kıza neler olduğunu üstü kapalı da olsa tahmin edebilecek hale geldik. Bu sektörden genel olarak yenilen ekmek, ülke kültürünün tanıtılması ve ülke ekonomisine katkısı ortada iken kimsenin bu sektörün kirli çamaşırlarını tamamen ortaya çıkarmak isteyeceğini düşünmüyorum. Tabiki içinde olan herkesin bildiği ama dışarıya ancak dedikodu ya da söylenti olarak çıkarak halk arasında bu haberlerin bir kısmı ufak da olsa yankı buluyordur. Lakin ciddi anlamda bizlerin işin iç yüzünü bilmesi zordur diye düşünüyorum. Ancak tahmin ediyoruz. O da hayal gücümüzün götürdüğü yere kadar. Elimizde elle tutulur bişey yok ve açıkçası ben mesela kendim adına, herkese ve her şeye rağmen peşine düşüp hem bir çok düşman edinip hem milyonlarca insanın pembe hayallerini baltalayabilecek psikolojide olduğumu  düşünmüyorum. Böyle yollara girenler de bişekilde susturuluyordur diye düşünüyorum.

Bu olayla akla gelen sektörün bir diğer kirli yüzü ise sasaeng fanlar ve çılgın antiler. Sulli etiketli geçmiş haberleri aratırken, bi instagram live videosu ile karşılaştım. Kız hoşlanmadığını ve istemediğini belli etmesine rağmen 'hayran' olduğunu iddia eden kişi uygunsuz tavırlarına devam ederek kızın iradesini hiçe sayıyor ve onu korkutmaya başlıyor. 
Kimse kimseyle istemediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz. 
Bu bir ünlü için karşılaşıldığında fotoğraf çekilme isteği gibi bir istek bile olsa. 





Bir takım tehlikeli fanlar, ünlüleri sevdiklerini söylerken onların iradelerini ve isteklerini hiçe sayarak sınırları aşıyor, bazen tehlikeli takıntılarıyla geri dönülmez psikolojik yaralar açıyorlar. 

Antilere gelince, sadece sevmeyenlere lafımız yok. Öte yandan, insanı uçuruma götüren yorumlar yapanlara üç beş bişey de ben desem sorun olmaz herhalde. Her şeye olumsuz ve rencide edici yorum yapabilecek kapasitede olan bu kişilerin çoğu sadece klavye başında asıp kesebilen, hayatta kendini başka türlü tatmin edebilecek uğraşı olmayan insanlardır. Beğenmedim diyip geçmezler, senin yaşamaya hakkın yok git kendini en yakın köprüden at şeklinde ve tabiki çok daha harap edici yorumlarla psikolojik olarak sanatçıyı ruhi bunalımlara sokarak yıkma teknikleri uygularlar.

Sulli'nin hangi hislerle gözlerini yumduğunu ya da yumdurulduğunu bilmiyoruz. Ama kpop dünyasında 'idol' diye gözümüzde büyüttüğümüz insanlar da, diğer sevdiğimzi ünlüler de bizim gibi insan. İnsanız ve türlü türlüyüz. Türlü türlü hislerimiz, anılarımız, düşlerimiz var.

Siz haberleri duyunca nasıl hissettiniz? Hangi anılarınızı gözünüz önüne getirdiniz?

If interested in economical status of Korean entertainment industry on investkorea with kotra reports please click here.